b_İL_mece 68


MÖ 9. yy’da Aşıklı höyüğünde oval biçimli binalar, hayvancılığın besin kaynağı olarak kullanıldığı ahırlar, tahıl ve baklagillerin hasat edildiği tarlalar, ölülerini cenin şeklinde gömüldüğü mezarlar ile avcılık ve toplayıcılık temelli ilk insanların yaşadığı bir ilimizdir.
Kirecin yakılması ve söndürülmesi işlemi piroteknoloji”’nin, tıbbi cerrahi müdahale olan trepanasyon (Kafatası delinerek) uygulamalarının görüldüğü bir yaşam burada ortaya çıkarılmıştır.
Hititler’in "Garsaura", Güzel Atlar Ülkesi kralı Archelaos şehri yeniden inşasıyla adına "Archaleis" denilen, Claudius döneminde Roma'ya, ardından Kutalmışoğlu' nun idaresine, sonra da Sultan II. Kılıç Arslan şehir alınca buraya bir saray yaptırınca son adını almıştır.  

Selçuklu Sultanın kente askeri tesisler yaptırınca adı Dârüzzafer, Dârürribât ve Dârülcihâd şeklinde de anılmıştır.
Osmanlı-Karamanoğlu mücadelesinde zorunlu iskâna tabi tutulan halkı, Anadolu ve Balkanlara sürülmesiyle gittikleri yerlerde şehrin son adında ilçeler, semtler kurmuştur.
II. Kılıç Arslan,  Moğol saldırılarından kaçan Orta Asya âlimlerini, din bilginleri, zanaatkârları ve tüccarları kente yerleştirdiğinden ticaret yolları üzerinde bulunan şehirde Danişmend parasının da basılmasıyla ekonomisi güçlü olduğu anlaşılmaktadır.
14. yy. yazılarında; “Bilâd-ı Rûm'un (Rûmların Memleket) en güzel ve sağlam şehirlerindendir. Her yandan akarsular ve bağlarla çevrilidir. Şehirden üç kanal geçer ve bunlar evlerin içinden akar. Üzüm bahçeleri, bağlar ve bostanlar vardır. Koyun yününden üretilen zarif halı ve kilimlerinin dünyada bir benzeri daha yoktur.” der.
Hara’dan türemiş “Açık alan çiftliği” anlamında ki “Harala”dan adının geldiği düşünülen, Hasandağı volkanından püsküren lavların, Melendiz akarsuyunun milyonlarca yıllık akış süreci sonunda aşındırmasıyla oluşan 110 metre derinlikte, 14 km uzunlukta bir kanyona sahiptir.
VI. yy’da Gregorius Rahipleri’nin, adına “Belisırma” dedikleri, dünyevi isteklerini devam ettirebildikleri anlayışı yaşattıkları bu vadinin yanındaki bir köye de aynı ad vermiştir. İçinde ki kayalara oyulmuş mezarlar ve kiliseler yeraltı şehirlerinde olduğu gibi birbirine tünellerle bağlantılıdır.
Kanyon, Arap akınlarına karşı Hristiyanların saklanmalarına da yardımcı olmuştur.
İlk çağlarda "Potamus Kapadukus" da denilen kanyonu ile bu ilimiz pek meşhurdur.